18 Aralık 2012
tarihinde ODTÜ yerleşkesinde hükümete yönelik barışçıl protestonun akıl almaz
bir polis şiddetiyle karşılanmasının ardından öğrencilerinin protesto hakkına
sahip çıkan ve çığrından çıkmış polis şiddetine eleştiri getiren ODTÜ
rektörlüğü ve üniversite öğretim elemanları Başbakan eliyle hedef tahtasına
oturtuldu.
Yaşanan
olayların niteliği ayan beyan ortadayken, asgari bilimsel özgürlük fikrinin ve
demokrasi kültürünün olduğu herhangi bir ülkede üniversite kamuoyunun bu
saldırgan üsluba karşı çıkması ve Başbakana evrensel hak ve özgürlükleri
hatırlatması beklenirdi.
Ne yazık ki üniversitelerimiz gelecek
kuşakların okuduklarında gurur duyacakları bir tutum almak yerine gücün
karşısında eğilmeyi tercih ettiler ve gerçeğin karşısında yalanın, demokrasi karşısında
totalitarizmin tarafında yer aldılar. Hacettepe Üniversitesinin de aralarında
olduğu 12 üniversitenin imzaladığı bir bildiri ile yaşanan şiddetten
öğrencileri sorumlu tuttular. Üniversite rektörleri sözkonusu açıklamada, her
fırsatta temel hak ve özgürlükleri hedefe koyan hükümet yetkililerine teşekkür
etmeyi de ihmal etmediler. Bu açıklamanın Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı ve
AKP milletvekili Prof. Burhan Kuzu’nun 24 Aralık 2012 tarihli Radikal
gazetesine verdiği ibretlik mülakatta sarfettiği üniversitelere ve demokrasiye yönelik
saldırgan sözleriyle aynı güne rastlaması tarihin ironilerinden birisi olarak
anımsanacaktır.
Üniversite
rektörleri bu açıklamayla bir bilim insanının
sahip çıkması gereken temel ilkeye yani gerçeğe sadakat ilkesine sırt
çevirmiştir. Yaşananlar ayan beyan ortadadır. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün
kamera kayıtları polisin hiçbir uyarıda bulunmadan barışçıl bir yürüyüşe gaz
bombaları ile saldırdığını kanıtlamaktadır. Gözaltına alınan öğrencilerin sorgu
tutanakları ve kamera kayıtları olaylarda iddia edildiğinin aksine molotof
kokteyli atmak ve lastik yakmak gibi eylemler yapılmadığını açıkça göstermektedir.
Burada bir bilim insanının sorgulaması gereken bir başbakanın neden bir törene 105 koruma aracı, 20 zırhlı araç, 8 TOMA ile 3600 polis ile
gittiği olmalıdır. Bilim insanları kendilerine servis edilen psikolojik harekat
bültenlerine itibar etmek yerine hiç değilse ODTÜ rektörlüğünün yaptığı açıklamaları
anlamaya çalışmalıdır.
Hacettepe
Üniversite Eğitim-Sen İşyeri Temsilciliği olarak, Üniversitemiz Rektörlüğünün
bu ortak açıklamaya verdiği imzayı geri çekmesini talep ediyoruz. Kaldı ki
Üniversite yönetiminin böyle bir metni üniversite bileşenleri ile tartışmaya
açmadan imza atması bile en temel bir demokratik ilkenin ihlalidir. Ayrıca
Başbakan’ın saldırgan üslubunda ifadesini bulan otoriter anlayışın yarın sizi
de hedef almayacağını kimse garanti edemez.
Tarih sizi eğer hatırlayacaksa verdiğiniz imza ile değil, çektiğiniz imza ile hatırlayacaktır.
Tarih sizi eğer hatırlayacaksa verdiğiniz imza ile değil, çektiğiniz imza ile hatırlayacaktır.
Eğitim-Sen Hacettepe Üniversitesi İşyeri
Temsilciliği